Çok
teferruatlı ama bir o kadar da keyifli bir süreç “nişan” dedikleri… Planlı
programlı gidince de her şey gayet kolay halloluyor…
Mekan
seçimi:
Bizde isteme söz faslı biraz adet yerini bulsun diyeydi. Biz yıllardır
birlikteyiz, ailelerimiz tanışıp görüşüyor. O nedenle isteme ve sözü ayrı
yapmaya gerek yoktu. Böyle olunca dışarıda bir mekana gerek olmadı. Kaldı ki
nişan için düğün kıvamında bütçe ayırmak yerine düğün bütçesini büyütmek çok
daha doğru bir tercih bana kalırsa.
İkramlar:
Bloglardan en çok yararlandığım konu sanırım budur. Evde nişanda ne yapılır, ne ikram edilir? Biz 50 kişiden biraz fazlaydık. Ben ikram konusunda görselliği de biraz fazlaca önemsediğim için hem göze hem damağa hitap edecek yiyecekler bulmaya özen gösterdim. Aklımda salon masasını açık büfeye çevirip şık bir sunum yapmak vardı.
Biraz detaycı bir insan olarak yerleşim konusunda kabuslar görünce,
işimi şansa bırakmak istemedim :)
Tuzlular
· Boşnak böreği
· Su böreği
· Kağıtta patates topları
· Kanepe çeşitleri
· Minik poğaçalar
· Patlıcan dolması
· Yaprak dolması
· Kağıtta çerkez tavuğu
· Amerikan salatası
· Minik simitler
· Minik pizzalar
Tatlılar
· Cupcake’ler
· Siyah ve beyaz çikolatalı ekler
· Kurabiyeler
· Kupta muhallebi
İçecek
· Ev yapımı limonata (Ev için belirlediğimiz konsept pudra rengiydi. Süslemelerden yiyeceklere her şeyin o tonlarda olmasına özen gösterdik. Limonatayı da gıda boyasıyla birazcık renklendirdik.)
· Hazır içecekler
Canımın içi o
Nişan
pastası:
Ahhh ah. Nişan pastamı kendim yapacaktım, ama onca işin içinde araya
bir de tatil sıkıştırmışken koskoca pasta boyumu aşar dedim. Neyseki kendim
kadar güvenebileciğim Mehtapçım vardı. Sağolsun sıkışık zamanlamasına rağmen
beni kırmadı. Her detayını benimle paylaştığı bi sanat eseri çıkardı ortaya… Bu
işte yeni sayılmasına rağmen yılların pastacılarına taş çıkaran keskin köşeli,
2 katlı, figürleri de birebir bize benzeyen müthiş bir pasta yaptı bize. Masada
yeri çoktan hazırdı ve herkes hayran kaldı… Üzerimdeki büyük yükü böylesine
başarıyla kaldırdığı için bir kez daha teşekkür ediyorum Candy Fırınım’a :)
Elbisemizden saçlarımıza, belimizdeki
fiyonktan çiçek tacımıza kadar aynıyız :)
Nişan
hatırası:
Saklanacak bir hatıra olsun istediğim için tercihim lavanta kesesi
oldu. İnternette modellere bakarken gündüz elbisemle uyumlu bir model bulur
bulmaz sipariş verecek bir yer aramaya başladım ve sonunda buldum. Nişanımız
Mayıs ayında olacaktı ve ben Ocak’ta siparişi verdim. Bu ne acelecilik
diyebilirsiniz ama her sey bir bir kafadan çıksın istedim. Tarih konusundaki
tüm endişelerim, keseler elime ulaştığında bitti. Çünkü hepsi tek tek hava geçirmez
şekilde paketlenmişti ve 4 ay sonra keseleri açtığımızda her yer buram buram
lavanta koktu. Düşünenelere gönül rahatlığıyla Kar Tanesi Tasarım Atölyesi'ni tavsiye edebilirim.
Davetiye:
Evde yapılan nişana davetiye mi olur diyebilirsiniz ama olur. Maksat
davetiyeyle çağırmak değil hatta o kadar değil ki nişandan 1 hafta önce annemle
bir tatil kaçamağı yaptığımız için davetlilerimizin çoğuna nişanda davetiye
verdik :))) Amacımız güzel bir hatıra daha yaratmaktı. Başkaları atsa da biz
ilerde bakıp bakıp mutlu olacağız. Davetiyemizi kendim tasarladım. Hiç kimseye
hatta Orkun’a bile göstermedim. Basılır basılmaz bir iş çıkışı buluşup ona
sürpriz yaptım. Reklamcı olmanın avantajlarını kullandım, ben yazdım,
tasarladım; canım arkadaşlarım çizip bastırdı… Gören herkes davetiyemize hayran
kaldı, tanımayanlar bile saklamak için almak istedi. İşte bu da hikayesi;
Yüzük
yastığı:
Aklımda English Home’da beğendiğim bir tepsiyi almak vardı ama sonra o
model üretimden kalktı. O ara Prima Rima’ya hikayeli bir tepsi yaptırsam mı
diye düşünürken bizim konsept için fazla hareketli olacağını düşünüp vazgeçtim. Her şeyde bir hayır var ki bu çok cici yastık gelip bizi buldu ve
konsepte cuk oturdu :)
Kahveler:
"Kahve ne zaman içilir?" Bu sorun bloglarda tartışılmış durmuş ama ben hiç okumamışım. Biz de de küçük bir hengame oldu açıkcası ve şöyle çözüldü. Kahveler yapıldı,
dağıtıldı. İçilirken de konuya girildi. Damat kahvesi için kötü planlarım vardı
ama 1 ay önce çıkan kötü Zaytung haberini yediğim için çok karıştırmaya
korktum. Sadece tuz koydum. Uyanık sevgilim kaytarmasın diye de tescilledim :)
Canım benim hiç sesini çıkarmadı, içti… Oysaki "Ayağıma basmak mı tuzlu
kahve mi, seç" diye pazarlık yapıyordu :))))
Müzik:
Arka planda yabancı ve hafif şarkılar çalıyordu ki, isteme faslı bittikten
sonra sevgili teyzem kaşla göz arasında kendi teçhizatını kurarak oyun
havalarına hızlı bir geçiş yaptı. Biz iki zavallı “Bizim düğünde sadece latin
müzikleri çalsın” hayalleri kurarken daha evdeki nişanda kendimizi –hiç istemediğimiz halde- ortada oynarken bulduk :) hatta annemin seçtiği şarkıda
dans bile ettik :))))
Yüzük anı :)
Ve resmi olarak büyüdük, kocaman olduk…
E tabi yorulduk, sonunda kendimizi bahçeye attık
Akşama
doğru bir kısım gençler olarak kalabalığı kendi eğlencelerinde bırakıp nişan
partimiz için yola çıktıkkkk.
Devamı
OMG Nişan Partisi…