Sevgili günlük
ve
Baylar, bayanlar, evlilik hazırlığında olanlar…
Herkese Merhabaaaaaaaaa!
Hala yaşıyorum :)
En son Eylül’de yazmışım, o zaman belirsizliklerin
stresini anlatmışım uzaktan. Şimdiyse üstümden koca bir kamyon geçti desem yeri
var!
Şu 5 ayda neler yaşadığım kayıtlara geçsin…
Sanırım hayatımın en kötü doğum gününü o son postu
yazdıktan 8 gün sonra yaşadım (Allah daha beterini yaşatmasın) tamamen dış
etkenlerden kaynaklıydı… Bu kötü günler çok uzun sürdü. Çok yoruldum. Ama
şükreden tarafım beni yeniden aydınlığa çıkardı
–çok şükür-
Heyecanla deli gibi heveslerle hazırlanmayı hayal
ettiğim düğün hazırlıklarına konsantre olamadım. Zaten her adım o kadar
birbirine bağlı ki… Biri netleşmeden diğerine başlayamıyorsunuz. Bir süremizde
böylece uçup gitti. Tabii ki bir deli başak için çok ağır şeyler bunlar ama o
devrede de ilaçlar imdadıma yetişti :)
Bunları neden yazıyorum çünkü bu aşamaları yaşayan
herkes aşağı yukarı aynı sorunlardan geçiyor. Ben bugünler hiç geçmeyecek her
şey için artık çok geç derken nasıl bir anda güneş doğdu inanamadım.
Düğün dedikleri
Kabus burada sinyallerini verdi. Bir önceki yazımda
düğün olayı bir kıza asla teklif edilmesin derken bir 15 gün önce düğün
yapmaktan tamamen vazgeçmiştim. Ya da yapalım ama her şeyiyle kendimizin ilgileneceği bir düğün yapalım
dedim. Aslında hayallerimde de kendi düğünümü kendim yapmak vardı.Her şey o kadar ters gitmişti ki maddi manevi artık yeter dedim. Zaten
geç de oldu yer bulmak da zordu.
Ama dengeler o kadar çabuk değişiyor ki bu
sefer de Orkun olmaz dedi. İçine sinecek bu düğün dedi ve kollarını sıvadı. Beni kendimiz halletmeye çalışırsak karşımıza çıkacak zorluklar konusunda ikna etti. Çok
koşturdu… Ben masamda o dışarıda deli gibi araştırmalar, iyi haberler
arkasından kötü haberler derken tuttuk bu işin yakasını ve mekan ayarlandı. Ama
bu sefer de tarih almak sıkıntıydı. Onu bekle, bunu bekle derken vıııızt diye
her yer doldu. Biz iki cins insan olarak o koşullarda bile şansımızı zorladık. Gidip
nikah dairelerini dolaştık :) Memurlar bile siz deli misiniz satın almayacaksınız,
sadece 15 dakika dedi… Allah iyi insanlarla karşılaştırsın duamızın sonuçları sanırım herkes çok yardımcı oldu ve mucize gibi istediğimiz gün / saate günümüzü almış
olduk.
En sağlam adım atıldığına göre sırada diğer
basamaklar vardı. Gelinlik, müzik, fotoğraf derken koştur koştur bunları da
hallettik. Yüzükten sonra gelinlik maceramız da ayrı bir post olmaya aday.
Gezmediğimiz yer kalmadıktan ve ben yine umutsuzluklar ülkesine ağır adımlarla
yol almaya hazırlanırken canım aşkım yetişti imdadıma istediğin gelinliği
bulcam sana dedi ve ilk girdiğimiz dükkanda istediğim gelinlik olmasa da
dilimden anlayacak gelinlikçiyi buldu. Blurum dediği anda bulacağından emindim.
İmza Karın kitabında Mehmet Ali Birand’ın eşinin onun için kurduğu bir cümle vardır; “Hani
yarın güneş doğmayacak desen bir an düşünürdüm.” Orkun için aynı şeyi
hissediyorum…
Şimdi ana gündem maddelerim balayı ve düğün teması…
Merkür ve bütün gezegenlerin, aynı anda, şöyle bir
geriye gidelim bakalım dediklerini düşündüğüm, bütün insanların, işin gücün,
ilişkilerin hatta elektronik aletlerin bile tırlatmış olduğu şu geçiş döneminden
minimum zararla sıyrılmak için elimden geleni yapıyorum sevgili günlük! Listeme
check’ler attıkça ohhh diyorum. Her şey kontrol altında di mi evren?…
Az zaman kaldı, her şey güzel olsun lütfen…
Yazınız bir çok gelinin maruz kaldığı durumları anlatıyor, bu içten paylaşımınıza teşekkür ederiz.
YanıtlaSilblog adresimizde bu konular üzerine uzman psikolog tarafından yayınlanan yazımızı öneririz tüm gelin adaylarına. http://blog.daigelinlik.com.tr/2015/05/bir-peri-masal-kabusu.html