Her şey hep güzel
olmaz tabii hayatta…
Çıkış varsa iniş de
var.
Gündüz varsa gece de
var.
Mutluluk varsa acı da
var.
Her şey karşıtıyla
var bu hayatta…
Bunu hep bilirdim.
Acının en
büyüklerinden birini yaşadım ben.
Babamı kaybettim.
Bir defterim var
onunla konuştuğum, onun dışında Facebook sayfasını boş bırakmamak için ufak
ufak iç döküyordum. O da anneme ağır gelince kestim. Bloguma yazamadım, çok
ağır geldi, hala da yazacak gücüm yok.
O kadar büyükmüş ki
bu acı, hiçbir yere sığdıramıyorum…
Geçmişte üzüldüğüm şeylere üzülüyorum. Acı ne
demek bilmiyormuşum meğer. Onu da öğrendim.
Bir şeye çok üzülünce
derler ya; “Üzülme, bir tek ölümün çaresi yok.”
Doğruymuş!
Sabır dedikleri şey;
elinden bir şey gelmemesiymiş. Çok özlüyorum, yanımda olsun istiyorum, sarılıp
öpeyim, beraber gülelim istiyorum ama hiçbir şey yapamıyorum.
Çaresizim.
Bugün çok güzel bir
paylaşım gördüm bunun hakkında. Burada saklamak istedim. Bu acımı da bunun
üzerinden paylaşabilirim dedim. Çünkü içime tek tek oturdu hepsi. “Kalbim 2 taş
arasında bi buğday tanesi gibi eziliyor.” Diye bir cümle okumuştum Atatürk
ölürken yaverinin söylediği. Bir tek bu biraz acımı tanımlar gibi olmuştu…
İşte şimdi buldum
hislerimin tariflerini…
Ne güzel anlatmışlar…
Sizin hiç babanız öldü mü?Benim bir kere öldü, kör oldum.Yıkadılar, aldılar, götürdüler.Babamdan ummazdım bunu kör oldum.
Cemal Süreya
Sonra çıkıyorsun dışarı,bakıyorsun güneş hala tepede.Yıllardır kurduğun cümleyi bilmem kaçıncı kez kuruyorsun:“Ne yapalım, kısmet değilmiş…”
Sabahattin Ali
Bekle dedi, gitti.Ben beklemedim, o da gelmedi…Ölüm gibi bir şey oldu,ama kimse ölmedi…
Özdemir Asaf
Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.
Oğuz Atay
Kurtulmaya gelmedik dünyaya. Daha da saplanmak için buradayız. Dibine kadar. Onun için çürüyor bedenlerimiz ölünce.
Hakan Günday
Adın üç kez geçti saçma sapan bir filmdeYalnız olsam çok ağlardım ama annem bakıyorduOtoban dolusu gürültüyü sıkıştırıp beynime“Anne” dedim, hadi çay koy da içelim…
Ali Lidar
Elinden bir şey gelmemenin acısını iniş takımları olmayan melekler bilir.Bir arabanın farlarına kilitlenip kalmış sincaplar bilir.Suyun dibine ağır ağır çöken taşlar bilir.Matkapla göğsünün ortasına açılmış bir pencere düşün. Perdeyi aralayıp kendi yarandan bakıyorsun dünyaya.Eskisi gibi acımıyor ve de asıl bu acıtıyor…
Emrah Serbes
İnsan çok yalnızken, bir tane daha kendinden doğuruyordu içinde;“Korkma” desin diye…
Ece Temelkuran
Mektepteyken hayallerimiz olmayacak rüyalarla doludur. Sonra hayat birer birer onların icaplarına bakar.
Reşat Nuri Güntekin
Kaybettiğim şey benim için o kadar büyüktü ki ilk önceleri bunu bir türlü anlayamadım. Ne de hayatımdaki neticesini ölçebildim. Sade içimde simsiyah çok ağır bir şeyle dolaştım durdum. Sonra bu haraplığa daha başka bir duygu, bir çeşit kurtuluş duygusu karıştı. Bir baskıdan kurtulmuştum. Emine bir daha ölemezdi. Hatta hastalanamazdı da. Orada zihnimin bir köşesinde olduğu gibi kalacaktı. Hayatımda birçok şeyler daha beni korkutabilir, başıma türlü felaket gelebilirdi. Fakat en müthişi, onu kaybetmek ihtimali ve bunun korkusu artık yoktu. Her an onun hastalığının arasından etrafa bakmayacak, o azapla yaşamayacaktım.”
‘Olabilecek şeylerin en kötüsü olmuştu. artık hürdüm.’
Ahmet Hamdi Tanpınar
İnsanlar tuhaftır; fena bir şey yapmakta olduklarını hissedecek olurlarsa, mutlaka en evvel vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar.Halid Ziya Uşaklıgil
Yatağına yatınca yüreğinin sesinden uyuyamıyorsan, anla ki yalnızsın.Yanında kim olursa olsun…
Aziz Nesin
”Bu toplumu haklı çıkarmadan ölmenin bir yolunu bulmalıyım diye düşünüyorum. Akciğer kanserinden ölsem çok sigara içiyordu diyecekler. Sirozdan ölsem çok içki içiyordu diyecekler. Araba çarpsa, herhalde hafif içkiliydi, şoför haklıdır diyecekler. Türkiye’de intihar da edilmez. İlaç ve içki şişelerinin kapakları açılmaz, su gelmeyebilir, hava gazı gelmeyebilir, tren vaktinde gelmez, atamazsın kendini altına.”
Tomris Uyar
Vücudunun %70’i su olan bir canlının nasıl olur da içi yanar?Ece Ayhan
Ömür dediğimiz nedir ki? Çay bardakta,soğuyana dek geçen zaman…
Can Yücel
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır. Üşüyorum, kapama gözlerini…
Ahmed Arif
Ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi, tırnaklarıyla düzeltemiyor insan.
Didem Madak
Resulullah Azrail’i yolda görse tanırdı;ben Azrail’i annemin yanında görseydim ona bir çift lafım olurdu,derdim ki şimdi yani af edersin ama o sıktığın annemin gırtlağı.Resulullah olsa ona bunları söylesem o bana gülümserdi;O bana gülümserdi ben ona derdim ki, “Anam babam yoluna feda olsun ey Allah’ın Resulü; fakat şu koca melek, annemin gırtlağını sıkıyor, bir şeyler yapamaz mıyız?”Resulullah orada olsaydı annemin elini tutardı derdi ki “Kızım ha gayret!”;Ben orada olsaydım annemin elini tutardım ve derdim ki “Anneciğim, ölmesen?”
Ah Muhsin Ünlü
Blogunu tesadüf neticesinde buldum. Öyle bir göz atayım dedim en son bunu yazmışsın. Bu yorumu yapma nedenim ise üzülmem. Gerçekten üzüldüm, Allah rahmet eylesin. Belki de bu yorumu görmezsin yani artık blogu kullanmıyorsun belki ama demesem olmaz. Geçmişe takıntılı biriyim.
YanıtlaSilTeşekkür ederim... Amin.
YanıtlaSilBlogumu kullanıyoum, sadece bu ara çok fazla yazmak içimden gelmiyor ...